top of page

Akran Zorbalığı ve Ergenlik: Görülmeyen Yaralar

Güncelleme tarihi: 15 saat önce

Akran Zorbalığı ve Ergenlik: Görülmeyen Yaralar

Ergenlik dönemi, sosyal ilişkilerin belirginleştiği, kimlik ve aidiyet arayışının yoğun yaşandığı bir yaşam evresidir. Bu süreçte akran grupları genç için yalnızca arkadaş çevresi değil; onay, kabul ve değer görme kaynağıdır. Ancak kimi zaman bu ilişkiler destekleyici değil, zarar verici olabilir. Akran zorbalığı — sözlü, fiziksel, sosyal dışlama veya dijital ortamda taciz şeklinde — gençlerin psikolojik bütünlüğünü derinden etkileyebilen bir olgudur.

Zorbalığa maruz kalan ergenlerde kaygı artışı, özgüven düşüklüğü, okuldan kaçınma, akademik performansta gerileme ve sosyal ilişkilerde geri çekilme sık görülen sonuçlardandır. Bazı gençler yaşadıklarını görünmez kılmaya çalışır; “abartıyorsun”, “takma kafana” gibi tepkiler duymak korkusuyla paylaşım yapmaktan kaçınabilirler. Bu nedenle yetişkinlerin gözlemci olması, küçük işaretleri fark edebilmesi hayati önem taşır.

Zorbalık yalnızca mağduru değil, uygulayan genci de ilgilendirir. Dürtüsellik, empati eksikliği, güç kazanma isteği, kabul görme çabası ya da ev içinde tanık olunan sert iletişim biçimleri, zorbalığı besleyebilir. Müdahale yalnızca mağduru korumakla sınırlı kalmaz; zorbalık davranışını sürdüren gencin de sosyal-duygusal becerilerinin güçlendirilmesi gerekir.

Etkili yaklaşım çoğu zaman çok yönlüdür: Okulda güvenli alan ve net kurallar oluşturmak, tanıklık eden öğrencileri pasif izleyiciden aktif destekçiye dönüştürmek, aile-okul-uzman iş birliğini kurmak ve gerektiğinde psikolojik destek sağlamak iyileşmeyi hızlandırır. Gençle konuşurken suçlayıcı değil, anlamaya dönük bir tutum sergilemek; duygusunu adlandırmasına ve baş etme yolları geliştirmesine fırsat tanımak önemlidir.

Akran zorbalığı bir “büyüme sancısı” değildir; erken fark edildiğinde önlenebilir, destekle onarılabilir bir süreçtir. Görmek, duymak ve ciddiye almak çoğu zaman ilk ve en güçlü adımdır.

Ergenlik dönemi, sosyal ilişkilerin belirginleştiği, kimlik ve aidiyet arayışının yoğun yaşandığı bir yaşam evresidir. Bu süreçte akran grupları genç için yalnızca arkadaş çevresi değil; onay, kabul ve değer görme kaynağıdır. Ancak kimi zaman bu ilişkiler destekleyici değil, zarar verici olabilir. Akran zorbalığı — sözlü, fiziksel, sosyal dışlama veya dijital ortamda taciz şeklinde — gençlerin psikolojik bütünlüğünü derinden etkileyebilen bir olgudur.

Zorbalığa maruz kalan ergenlerde kaygı artışı, özgüven düşüklüğü, okuldan kaçınma, akademik performansta gerileme ve sosyal ilişkilerde geri çekilme sık görülen sonuçlardandır. Bazı gençler yaşadıklarını görünmez kılmaya çalışır; “abartıyorsun”, “takma kafana” gibi tepkiler duymak korkusuyla paylaşım yapmaktan kaçınabilirler. Bu nedenle yetişkinlerin gözlemci olması, küçük işaretleri fark edebilmesi hayati önem taşır.

Zorbalık yalnızca mağduru değil, uygulayan genci de ilgilendirir. Dürtüsellik, empati eksikliği, güç kazanma isteği, kabul görme çabası ya da ev içinde tanık olunan sert iletişim biçimleri, zorbalığı besleyebilir. Müdahale yalnızca mağduru korumakla sınırlı kalmaz; zorbalık davranışını sürdüren gencin de sosyal-duygusal becerilerinin güçlendirilmesi gerekir.

Etkili yaklaşım çoğu zaman çok yönlüdür: Okulda güvenli alan ve net kurallar oluşturmak, tanıklık eden öğrencileri pasif izleyiciden aktif destekçiye dönüştürmek, aile-okul-uzman iş birliğini kurmak ve gerektiğinde psikolojik destek sağlamak iyileşmeyi hızlandırır. Gençle konuşurken suçlayıcı değil, anlamaya dönük bir tutum sergilemek; duygusunu adlandırmasına ve baş etme yolları geliştirmesine fırsat tanımak önemlidir.

Akran zorbalığı bir “büyüme sancısı” değildir; erken fark edildiğinde önlenebilir, destekle onarılabilir bir süreçtir. Görmek, duymak ve ciddiye almak çoğu zaman ilk ve en güçlü adımdır.

ree

 
 
 

Yorumlar


bottom of page